Kaptan Arda Turan, St. Johnstone maçı oynandıktan daha sonra gece yarısı kendisine gelen reaksiyonları gördü ve taraftarlara seslendi. Arda, ağır tenkitlere ve küfürlere karşın pek ılıman yaklaşarak taraftarın kalbini kazandı.
İşte Arda’nın bildirisi:
“Tur atladığımız için hayli memnunum, topluluğumuza armağan olsun…
Bu vesileyle, sevgili Galatasaraylılarla biraz olsun dertleşmek isterim. Birtakım makûs gecelerin akabinde yaşadığınız üzüntüyü, duyduğunuz hüznü anlıyorum. Haklısınız.
Lakin bir şeyin teminatını size verebilirim… Ekip arkadaşlarımla birlikte Galatasaray formasının kıymetini epey düzgün bilen bir grup olarak idmanımızı, beslenmemizi, dinlenmemizi layıkıyla yapmaya dikkat ediyor, toplumsal ömrümüzü Galatasaray’a yakışır biçimde yaşıyor ve elimizdeki her şeyi topluluğumuzu memnun edebilmek ismine vermek için fazlaca çalışıyoruz.
Sizlerin de şunu bilmesini isterim; birtakım durumlarda dayanağınız, toplumsal medyada yahut tribündeki ıslığınız atletin performansını olumlu ve olumsuz istikamette önemli biçimde etkileyebiliyor.
Bunları şundan yazıyorum. Evvel gazoz kasasının üstünde top toplayan bir çocuktum, daha sonra tribünde, en sonunda da alanda Galatasaray formasını giyen bir taraftar oldum. Avrupa’dayken de, televizyon başında daima sizden bir tanesiydim. Atletico’da ve Barcelona’da, gittiğim her yere Galatasaray sevgisini de götürdüm birlikteimde. Yeri geldi ekip otobüsünde dünyanın en büyük yıldızları benimle sevindi Galatasaray’ın golüne, yeri geldi ben formamı giyip geldim en sevdiğim yere, Ali Sami Yen’e.
Emin olun; kazanırken hepimiz uygun lider, güzel yönetici, düzgün hoca, yeterli futbolcu olabilir lakin birbirimize her vakit gereksinimimiz var. Yeterli günde de, berbat günde de. İnsan güç anında gerisinde en sevdiklerini görmek ister, biz de işler arzuladığımız üzere gitmediğinde sizin dayanağınızı hissetmek ve birlikte ayağa kalkmak istiyoruz.
Bunları, İskoçya’dan dönüş yolunda, sizleri düşünerek yazıyorum zira nasıl siz bizleri düşünüyorsanız bizler de sizleri düşünüp, sizlerle yaşıyoruz.
Galatasaray’ı hayli seviyorum. Galatasaray ile kazanmayı da epey seviyorum, kaybederken kahrını çekmeyi, hüznünü yaşamayı da. Acısı da tatlı, sevinci de.
Pazartesi, yeni bir lig dönemi başlıyor. Birbirimize her zamanki fazlaca muhtaçlığımız var. Bunu hatırlamak ve hatırlatmak istedim birbirimize. Bu vesileyle dönemdeki birinci galibiyetimizle liderimize ve idaremize “hoşgeldiniz” demiş olduk, umarım bu birçoğunun birincisi olur.”
İşte Arda’nın bildirisi:
“Tur atladığımız için hayli memnunum, topluluğumuza armağan olsun…
Bu vesileyle, sevgili Galatasaraylılarla biraz olsun dertleşmek isterim. Birtakım makûs gecelerin akabinde yaşadığınız üzüntüyü, duyduğunuz hüznü anlıyorum. Haklısınız.
Lakin bir şeyin teminatını size verebilirim… Ekip arkadaşlarımla birlikte Galatasaray formasının kıymetini epey düzgün bilen bir grup olarak idmanımızı, beslenmemizi, dinlenmemizi layıkıyla yapmaya dikkat ediyor, toplumsal ömrümüzü Galatasaray’a yakışır biçimde yaşıyor ve elimizdeki her şeyi topluluğumuzu memnun edebilmek ismine vermek için fazlaca çalışıyoruz.
Sizlerin de şunu bilmesini isterim; birtakım durumlarda dayanağınız, toplumsal medyada yahut tribündeki ıslığınız atletin performansını olumlu ve olumsuz istikamette önemli biçimde etkileyebiliyor.
Bunları şundan yazıyorum. Evvel gazoz kasasının üstünde top toplayan bir çocuktum, daha sonra tribünde, en sonunda da alanda Galatasaray formasını giyen bir taraftar oldum. Avrupa’dayken de, televizyon başında daima sizden bir tanesiydim. Atletico’da ve Barcelona’da, gittiğim her yere Galatasaray sevgisini de götürdüm birlikteimde. Yeri geldi ekip otobüsünde dünyanın en büyük yıldızları benimle sevindi Galatasaray’ın golüne, yeri geldi ben formamı giyip geldim en sevdiğim yere, Ali Sami Yen’e.
Emin olun; kazanırken hepimiz uygun lider, güzel yönetici, düzgün hoca, yeterli futbolcu olabilir lakin birbirimize her vakit gereksinimimiz var. Yeterli günde de, berbat günde de. İnsan güç anında gerisinde en sevdiklerini görmek ister, biz de işler arzuladığımız üzere gitmediğinde sizin dayanağınızı hissetmek ve birlikte ayağa kalkmak istiyoruz.
Bunları, İskoçya’dan dönüş yolunda, sizleri düşünerek yazıyorum zira nasıl siz bizleri düşünüyorsanız bizler de sizleri düşünüp, sizlerle yaşıyoruz.
Galatasaray’ı hayli seviyorum. Galatasaray ile kazanmayı da epey seviyorum, kaybederken kahrını çekmeyi, hüznünü yaşamayı da. Acısı da tatlı, sevinci de.
Pazartesi, yeni bir lig dönemi başlıyor. Birbirimize her zamanki fazlaca muhtaçlığımız var. Bunu hatırlamak ve hatırlatmak istedim birbirimize. Bu vesileyle dönemdeki birinci galibiyetimizle liderimize ve idaremize “hoşgeldiniz” demiş olduk, umarım bu birçoğunun birincisi olur.”