BİNGÖL (AA) – Türkiye‘de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile gayrette 2. doz aşı oranı en düşük vilayetler içinde yer alan Bingöl‘de ağır bakımda vazife yapan sıhhat çalışanları, aşı olmayan hastaların yaşadıkları acıya tanıklık ediyor.
Kovid-19 aşı haritasında “turuncu” kategoride yer alan kentte, aşıları eksik ya da olmayan hastaların ağır bakımda verdiği ömür çabasının en yakın şahitleri, sıhhat çalışanları.
Salgın sürecinin başından bu yana çalışma içerisinde olan ağır bakım çalışanları, biroldukca acıya şahitlik etti.
Sıhhat çalışanları hastalarının hayata tutunabilmesi için büyük çaba gösterse de ağır bakımda çoğunluğu oluşturan aşısız yahut aşıları eksik olan hastalarından kaybettikleri de oluyor.
Bingöl Devlet Hastanesi Kovid-19 Ağır Bakım Sorumlusu Uzman Dr. Sabahattin Taşkıran, AA muhabirine, ağır bakıma gelen hastaların aşı oranlarının düşük olduğunu söylemiş oldu.
Aşı olanların çoklukla olağan serviste tedavi gördüğünü aktaran Taşkıran, aşılı hastaların bu süreci yavaşça semptomlarla geçirdiğini belirtti.
“Akciğerlerini kullanamıyorlar”
Aşısız hastaların ağır bakımda önemli bir “nefes açlığı” çektiğine işaret eden Taşkıran, şöyleki konuştu:
“Boğuluyor hissiyle geliyorlar. Kovid-19 o denli bir hastalık ki akciğeri önemli manada etkiliyor ve hastalar nefes alamıyor. Almak istedikleri biçimde nefes alamıyorlar. Bu da hastanın boğulma hissine sebep oluyor. Düşünün ki bu hastaların şuuru açık, herkes üzere konuşabiliyor fakat suyun altındalarmış üzere akciğerlerini kullanamıyorlar.”
Bu durumda hastalara müdahalede bulunmak zorunda kaldıklarını ve hastaları entübe ettiklerini lisana getiren Taşkıran, bu müddet zarfında hastaların uyutulması gerektiğini anlattı.
“Mekanik vantilatöre bağladığımız hastalar, bu sefer mekanik vantilatörle boğuşuyor.” diyen Taşkıran, Kovid-19’un akciğerleri epey önemli etkilediğini söylemiş oldu.
Katiyetle aşı olunması gerektiğini vurgulayan Taşkıran, “Aşı olup da ağır bakıma gelen hasta yok mu? Var elbette, ancak aşısız olanlar, aşılı olanlara bakılırsa 4 kat daha fazla hastalığı ağır geçiriyor.” tabirlerini kullandı.
Taşkıran, sıhhat çalışanlarının bir saniye beklemeden aşılarını olduğunu vurgulayarak, “Tarihte de salgın hastalıkların yok olması aşı ile olmuştur. Bu salgının dünya üzerinden azalması yahut yok olması büsbütün aşıya bağlıdır. Ne bir tedavi ne bir ilaç hiç biri bu hastalığı ortadan kaldırmaz, salgın hastalıkların tek tahlil yolu aşıdır, aşılanmadır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hasta resmen vefatını hissediyor”
Virüsün hastalarda biroldukca kahra yol açtığını anlatan Taşkıran, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Ölümün her türlüsü berbattır ancak boğularak ölmek, nitekim berbat bir his. Burada bunu hastalarda görüyoruz. Gözümüzün içerisine bakarak vefatı hissediyor. Yani o acıyı hissediyor. Onun yanında mekanik vantilatöre bağlanmak, ağzından ciğerlerine inen bir hortumla yaşayabilmek makûs.”
Bu acılara maruz kalmamak için muhakkak aşı olunması gerektiğini vurgulayan Taşkıran, “sıradan bir nefes darlığıyla, eklem ağrısıyla geçirmek var, öteki ucunda ağır bakımda makineye bağlı, boğulma hissiyle acı çekmek var. Yalnızca bu da değil biroldukça semptomu da var. Biz yalnızca işin teneffüs boyutunu konuşuyoruz. Hasta buraya geliyor ‘üzerimden dozer geçmiş üzere hissediyorum’ diyor.” diye konuştu.
“Çok önemli travmalar oluştu”
Anestezi ağır bakım hemşiresi Hatice Bingöl de ağır bakıma aldıkları her bir hastanın başka bir öyküsünün geride kaldığını kaydetti.
Salgının bir gün sona ereceğini fakat yüreklerinde epeyce büyük acılar bıraktığını anlatan Bingöl, “Hastayı buraya kabul ettiğimizde en büyük kaygıları aslına bakarsanız yakınlarından farklı olmaları. Yalvararak, ‘bize nefes olun’ demeleri istedikleri tek şey. Biz onlara yardımcı olmak ismine evet işimizi yapıyoruz alışılmış fakat hepimiz duygusal travmalar yaşıyoruz.” sözlerini kullandı.
Kovid-19 hastalığının önemsenmesini isteyen Bingöl, aşının ne kadar değerli olduğunu gelen hastalarda gördüklerini anlattı.
Aşının Kovid-19’u yenmeleri için en büyük silah olduğuna dikkati çeken Bingöl, “Bu yüzden lütfen vatandaşlarımız hassas olup aşılarını yaptırsınlar.” dedi.
AA / Rıdvan Korkulutaş – Son Dakika Haberleri
Kovid-19 aşı haritasında “turuncu” kategoride yer alan kentte, aşıları eksik ya da olmayan hastaların ağır bakımda verdiği ömür çabasının en yakın şahitleri, sıhhat çalışanları.
Salgın sürecinin başından bu yana çalışma içerisinde olan ağır bakım çalışanları, biroldukca acıya şahitlik etti.
Sıhhat çalışanları hastalarının hayata tutunabilmesi için büyük çaba gösterse de ağır bakımda çoğunluğu oluşturan aşısız yahut aşıları eksik olan hastalarından kaybettikleri de oluyor.
Bingöl Devlet Hastanesi Kovid-19 Ağır Bakım Sorumlusu Uzman Dr. Sabahattin Taşkıran, AA muhabirine, ağır bakıma gelen hastaların aşı oranlarının düşük olduğunu söylemiş oldu.
Aşı olanların çoklukla olağan serviste tedavi gördüğünü aktaran Taşkıran, aşılı hastaların bu süreci yavaşça semptomlarla geçirdiğini belirtti.
“Akciğerlerini kullanamıyorlar”
Aşısız hastaların ağır bakımda önemli bir “nefes açlığı” çektiğine işaret eden Taşkıran, şöyleki konuştu:
“Boğuluyor hissiyle geliyorlar. Kovid-19 o denli bir hastalık ki akciğeri önemli manada etkiliyor ve hastalar nefes alamıyor. Almak istedikleri biçimde nefes alamıyorlar. Bu da hastanın boğulma hissine sebep oluyor. Düşünün ki bu hastaların şuuru açık, herkes üzere konuşabiliyor fakat suyun altındalarmış üzere akciğerlerini kullanamıyorlar.”
Bu durumda hastalara müdahalede bulunmak zorunda kaldıklarını ve hastaları entübe ettiklerini lisana getiren Taşkıran, bu müddet zarfında hastaların uyutulması gerektiğini anlattı.
“Mekanik vantilatöre bağladığımız hastalar, bu sefer mekanik vantilatörle boğuşuyor.” diyen Taşkıran, Kovid-19’un akciğerleri epey önemli etkilediğini söylemiş oldu.
Katiyetle aşı olunması gerektiğini vurgulayan Taşkıran, “Aşı olup da ağır bakıma gelen hasta yok mu? Var elbette, ancak aşısız olanlar, aşılı olanlara bakılırsa 4 kat daha fazla hastalığı ağır geçiriyor.” tabirlerini kullandı.
Taşkıran, sıhhat çalışanlarının bir saniye beklemeden aşılarını olduğunu vurgulayarak, “Tarihte de salgın hastalıkların yok olması aşı ile olmuştur. Bu salgının dünya üzerinden azalması yahut yok olması büsbütün aşıya bağlıdır. Ne bir tedavi ne bir ilaç hiç biri bu hastalığı ortadan kaldırmaz, salgın hastalıkların tek tahlil yolu aşıdır, aşılanmadır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hasta resmen vefatını hissediyor”
Virüsün hastalarda biroldukca kahra yol açtığını anlatan Taşkıran, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Ölümün her türlüsü berbattır ancak boğularak ölmek, nitekim berbat bir his. Burada bunu hastalarda görüyoruz. Gözümüzün içerisine bakarak vefatı hissediyor. Yani o acıyı hissediyor. Onun yanında mekanik vantilatöre bağlanmak, ağzından ciğerlerine inen bir hortumla yaşayabilmek makûs.”
Bu acılara maruz kalmamak için muhakkak aşı olunması gerektiğini vurgulayan Taşkıran, “sıradan bir nefes darlığıyla, eklem ağrısıyla geçirmek var, öteki ucunda ağır bakımda makineye bağlı, boğulma hissiyle acı çekmek var. Yalnızca bu da değil biroldukça semptomu da var. Biz yalnızca işin teneffüs boyutunu konuşuyoruz. Hasta buraya geliyor ‘üzerimden dozer geçmiş üzere hissediyorum’ diyor.” diye konuştu.
“Çok önemli travmalar oluştu”
Anestezi ağır bakım hemşiresi Hatice Bingöl de ağır bakıma aldıkları her bir hastanın başka bir öyküsünün geride kaldığını kaydetti.
Salgının bir gün sona ereceğini fakat yüreklerinde epeyce büyük acılar bıraktığını anlatan Bingöl, “Hastayı buraya kabul ettiğimizde en büyük kaygıları aslına bakarsanız yakınlarından farklı olmaları. Yalvararak, ‘bize nefes olun’ demeleri istedikleri tek şey. Biz onlara yardımcı olmak ismine evet işimizi yapıyoruz alışılmış fakat hepimiz duygusal travmalar yaşıyoruz.” sözlerini kullandı.
Kovid-19 hastalığının önemsenmesini isteyen Bingöl, aşının ne kadar değerli olduğunu gelen hastalarda gördüklerini anlattı.
Aşının Kovid-19’u yenmeleri için en büyük silah olduğuna dikkati çeken Bingöl, “Bu yüzden lütfen vatandaşlarımız hassas olup aşılarını yaptırsınlar.” dedi.
AA / Rıdvan Korkulutaş – Son Dakika Haberleri