AYM Berberoğlu için TBMM, Adalet Bakanlığı ve HSK’yı göreve çağırdı: Anayasal düzenin ağır biçimde ihlali

ahmetbeyler

Active member

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), MİT TIR’ları davası sonucu milletvekilliği düşürülen ve hakkında hapis cezası kararı verilen Enis Berberoğlu ile ilgili ikinci kez verdiği hak ihlâli ve yeniden yargılama kararının gerekçesinde, ilk kararı uygulamayan derece mahkemesine yönelik ağır eleştiriler yer aldı. Gerekçede “AYM kararlarının her ne sebep ve mülahaza ile olursa olsun yerine getirilmemesi, anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlâli anlamına gelmektedir.

Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlâl edilmesine ve mevcut ihlâllerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, anayasanın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez. Anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır” denildi.

‘Aykırılık teşkil eder’

AYM, Berberoğlu ile ilgili yeniden yargılama işlemlerine başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, hükümlü statüsünün sona erdirilmesi ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi işlemlerinin yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu belirterek kararı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yüksek mahkeme, kararın birer örneğinin de TBMM, Adalet Bakanlığı ve HSK’ya gönderilmesine oybirliğiyle karar verdi.

AYM Genel Kurulu’nun Berberoğlu hakkında oybirliğiyle ikinci kez ihlâle hükmettiği kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Gerekçede AYM’nin ilk ihlâl kararının ardından yaşanan gelişmelere yer verilirken, ilk derece mahkemesinin AYM kararını tanımamasıyla ilgili sert ifadeler yer aldı.

Anayasada yer alan “AYM kararlarının bağlayıcı” olduğuna dair hükmün herhangi bir istisnası bulunmadığı vurgulanan gerekçede, Anayasa’nın “AYM kararını yerine getirme yükümlülüğü altında olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne AYM kararlarına direnme veya bağlayıcılığını tartışma yetkisi vermediği” belirtildi. “Bir ilk derece mahkemesinin AYM’nin hak ihlâli kararının bağlayıcılığını sorgulaması ve kararın gereğini yerine getirmemesi, hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkelerine açık ve ağır bir aykırılık teşkil eder” denilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Dahası böyle bir yaklaşımın sonucunda kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılmaya devam olunmaları, tutulmanın keyfîliğine sebebiyet veren bir durum olarak kabul edilmelidir.

İlk derece mahkemesinin anayasanın sözüne açık bir şekilde aykırılık oluşturan ve dahası anayasa hükümlerini hiçe sayan bir biçimde başvurucu hakkında yargılamanın yenilenmesine yer olmadığına ve ayrıca mahkûmiyet hükmünün aynen infazına karar vermesi; başvurucu yönünden anayasada güvence altına alınmış olan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin tüm güvenceleri anlamsız ve işlevsiz hâle getiren bir niteliğe sahiptir.

AYM tarafından Berberoğlu ile ilgili olarak yeniden yargılama işlemlerine başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, başvurucunun hükümlü statüsünün sona erdirilmesi, yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi işlemlerinin yerine getirilmesi zorunludur.”

Hukuk devleti vurgusu

Gerekçesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatan yüksek mahkeme, şu değerlendirmeyi yaptı: “Hukuk devleti bir retorikten ibaret değildir. Hukukun üstünlüğü ilkesinin fiilen geçerli olmadığı; kamu gücünü kullanan organların, mahkemelerin ve bireylerin hukuka uygun davranmadıkları bir ülkede hukuk devletinin varlığından söz edilemez. AYM kararlarının her ne sebep ve mülahaza ile olursa olsun yerine getirilmemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlâli anlamına gelmektedir.

‘Müsaade edilemez’

Bu kapsamda, türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlâl edilmesine ve mevcut ihlâllerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, anayasanın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez. Dolayısıyla bir hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır.”

‘TBMM ve HSK’nın da görevi’

Anayasal düzenin korunmasının yalnızca AYM’ye ait bir görev olmadığı da vurgulanan gerekçede, “Anayasal kurumların, kamu gücünü kullanan organların, gerçek veya tüzel kişilerin anayasayı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır. Dolayısıyla AYM’nin Berberoğlu kararı ve kararda tespit edilen hak ihlâllerinin ortadan kaldırılması ve bahsi geçen ihlâl kararının gereğinin yerine getirilmesi yalnızca ilgili derece mahkemelerinin değil, ilgileri olduğu ölçüde başta TBMM ile Hakimler ve Savcılar Kurulu olmak üzere kamu gücünü kullanan diğer organların da görevidir” ifadelerine yer verildi. AYM, kararın bir örneğinin ilgileri nedeniyle TBMM’ye, Adalet Bakanlığı’na ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’na gönderilmesine de oybirliğiyle karar verdi.
 
Üst