Devletin şemsiyesi kimleri koruyor… Problem Bülent Ersoy değil
Odatv’nin ofisine girdiğim an editör arkadaşım heyecanla beni uyarıyor: “Anıtkabir ziyaretine giden Bülent Ersoy’a bir subay şemsiye tutmuş. Toplumsal medya bunu konuşuyor, ortalık yıkılıyor.”
Fotoğrafa bakıyorum.
Ziyaret daha sonrası tekerlekli iskemlesi ile ayrılan Bülent Ersoy’a, denizci üniformalı bir subay şemsiyesi ile eşlik ediyor.
Birinci yansım: “Ne var ki bunda” oluyor.
Editör arkadaşımın değişen yüz tabirinden anlıyorum ki, “Doğru karşılık bu değil”
Tereddütle, “Subaya hayli reaksiyon var. Bütün toplumsal medya bunu konuşuyor” diyor.
“Konuşacak öteki şeyleri mi yok” diye mırıldanıp, telefonumdan Twitter’a ve öteki toplumsal mecralara giriyorum.
Aman Allah’ım…
Sağcısı, solcusu, orta yolcusu… Ocusu, bucusu herkes “şemsiye” konusunda birleşmiş.
Herkes kendi perspektifinden, dünya görüşünden mevzuyu lisanına dolamış.
Biri diyor ki, “Ergenekon’da, Balyoz’da Türk ordusunu bu hale getirdiniz. Şemsiye tutan bir subay yarattınız.”
Oburu diyor ki, “Bu Bülent Ersoy değil de sade bir vatandaş olsaydı o subay şemsiye meblağ mıydı?”
Atış özgür, toplumsal medya yıkılıyor…
halbuki ki,
Mehmetçik her daim halkına yardım eder. Türk ordusu, halkın ordusudur.
70 yaşındaki bir beşere şemsiye de meblağ, küçük bir çocuğa şefkatle elini de uzatır.
Ata’nın huzuruna koşarak Anıtkabir’e geleni de gerekirse sırtında taşır…
Tüm bunları bilmediğimizde “asıl tehlikeyi” ıskalarız.
halbuki ki,
Asıl tehlike,
Anıtkabir’i, Türk ordusunu, Mehmetçiği tanımayanların hezeyanları, çığırtılarıdır aslında olan biten.
Asıl tehlike,
Bunlara yenilmektir, Ata’sını, Mehmetçiği, ordusunu tanımayanlara teslim olmaktır. 24 saat ortasında o subayı Anıtkabir komutanlığından alıp, sürmektir.
Asıl tehlike,
Toplumsal medyada sürü olmaktır…
Asıl tehlike,
Bir bakanın cemaat önderine tuttuğu şemsiyedir.
Asıl tehlike,
Bakanın tuttuğu o şemsiyenin, yalnızca yağmurdan korumak manasına gelmediğini bilmemektir. Güvenlik kurumlarına sızan cemaatlerin korunmasının önünü açan şemsiyedir aslında o…
Asıl tehlike,
Cübbeli bir amiralin imajlarının çıkmasının akabinde aylarca süren suskunluktur.
Asıl tehlike,
15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünden 4 yıl daha sonra 2020 YAŞ kararlarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na bir FETÖ’cü generalin getiriliyor olmasıdır.
Asıl tehlike,
O FETÖ’cü generali TSK’nın en kritik ünitesine getiren iradeye hala kimsenin hesap sormamış olmasıdır.
Asıl tehlike,
Kabataş’ta Erkek Lisesi öğrencilerinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı daha sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün posterini parçalarken, bunu görüntüye çekmeleridir.
Asıl tehlike,
Kabataş Erkek Lisesi’ndeki öğrencilerin utanç manzaralarını sümenaltı yapmak isteyen zihniyettir.
Asıl tehlike,
Kabataş suskunlarıdır.
Toygun Atilla
ALINTIDIR
Odatv’nin ofisine girdiğim an editör arkadaşım heyecanla beni uyarıyor: “Anıtkabir ziyaretine giden Bülent Ersoy’a bir subay şemsiye tutmuş. Toplumsal medya bunu konuşuyor, ortalık yıkılıyor.”
Fotoğrafa bakıyorum.
Ziyaret daha sonrası tekerlekli iskemlesi ile ayrılan Bülent Ersoy’a, denizci üniformalı bir subay şemsiyesi ile eşlik ediyor.
Birinci yansım: “Ne var ki bunda” oluyor.
Editör arkadaşımın değişen yüz tabirinden anlıyorum ki, “Doğru karşılık bu değil”
Tereddütle, “Subaya hayli reaksiyon var. Bütün toplumsal medya bunu konuşuyor” diyor.
“Konuşacak öteki şeyleri mi yok” diye mırıldanıp, telefonumdan Twitter’a ve öteki toplumsal mecralara giriyorum.
Aman Allah’ım…
Sağcısı, solcusu, orta yolcusu… Ocusu, bucusu herkes “şemsiye” konusunda birleşmiş.
Herkes kendi perspektifinden, dünya görüşünden mevzuyu lisanına dolamış.
Biri diyor ki, “Ergenekon’da, Balyoz’da Türk ordusunu bu hale getirdiniz. Şemsiye tutan bir subay yarattınız.”
Oburu diyor ki, “Bu Bülent Ersoy değil de sade bir vatandaş olsaydı o subay şemsiye meblağ mıydı?”
Atış özgür, toplumsal medya yıkılıyor…
halbuki ki,
Mehmetçik her daim halkına yardım eder. Türk ordusu, halkın ordusudur.
70 yaşındaki bir beşere şemsiye de meblağ, küçük bir çocuğa şefkatle elini de uzatır.
Ata’nın huzuruna koşarak Anıtkabir’e geleni de gerekirse sırtında taşır…
Tüm bunları bilmediğimizde “asıl tehlikeyi” ıskalarız.
halbuki ki,
Asıl tehlike,
Anıtkabir’i, Türk ordusunu, Mehmetçiği tanımayanların hezeyanları, çığırtılarıdır aslında olan biten.
Asıl tehlike,
Bunlara yenilmektir, Ata’sını, Mehmetçiği, ordusunu tanımayanlara teslim olmaktır. 24 saat ortasında o subayı Anıtkabir komutanlığından alıp, sürmektir.
Asıl tehlike,
Toplumsal medyada sürü olmaktır…
Asıl tehlike,
Bir bakanın cemaat önderine tuttuğu şemsiyedir.
Asıl tehlike,
Bakanın tuttuğu o şemsiyenin, yalnızca yağmurdan korumak manasına gelmediğini bilmemektir. Güvenlik kurumlarına sızan cemaatlerin korunmasının önünü açan şemsiyedir aslında o…
Asıl tehlike,
Cübbeli bir amiralin imajlarının çıkmasının akabinde aylarca süren suskunluktur.
Asıl tehlike,
15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünden 4 yıl daha sonra 2020 YAŞ kararlarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na bir FETÖ’cü generalin getiriliyor olmasıdır.
Asıl tehlike,
O FETÖ’cü generali TSK’nın en kritik ünitesine getiren iradeye hala kimsenin hesap sormamış olmasıdır.
Asıl tehlike,
Kabataş’ta Erkek Lisesi öğrencilerinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı daha sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün posterini parçalarken, bunu görüntüye çekmeleridir.
Asıl tehlike,
Kabataş Erkek Lisesi’ndeki öğrencilerin utanç manzaralarını sümenaltı yapmak isteyen zihniyettir.
Asıl tehlike,
Kabataş suskunlarıdır.
Toygun Atilla
ALINTIDIR