Diyabetin dünyada ve Türkiye‘de hasta sayısının giderek arttığı epey değerli bir hastalık olduğuna dikkat çeken, Endokrinolog Dr. Füsun Salgür, “Diyabet; her ne kadar hasta sayısı artan bir hastalık olsa da artık hakikat tedavi, yakın takip ve hasta ahengi ile yüz güldürücü ve tesirli sonuçların alındığı bir hastalık haline geldi. Hatta yeni tedavi formlarıyla hastalar hem diyabet birebir vakitte kalp hastalıkları bakımından daha sağlıklı hale gelmeye başlamıştır” dedi.
Kent Alsancak Tıp Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Füsun Salgür, bilhassa tip 1 diyabetli bireylerde hayat kurtarıcı insülini bulan bilim adamı Sir Frederik Banting’in doğum günü olması niçiniyle her yıl 14 Kasım’ın Dünya Diyabet günü olarak kutlandığını hatırlattı. Her yıl Dünya Diyabet Günü aktiflikleri ve kampanyalarının, bir yahut daha fazla yıl boyunca devam eden özel bir temaya odaklandığını belirten Uzm. Dr. Salgür, “2021-2023 teması ‘Diyabet bakımına erişim’ (Access to Diabetes Care) olarak belirlenmiştir. Zira hala dünya çapında milyonlarca diyabetli insan tedavi ve bakıma erişememektedir. Diyabetli bireyler, durumlarını yönetmek ve komplikasyonlardan kaçınmak için daima bakım ve takviyeye muhtaçlık duymaktadır. İlaç, teknoloji, takviye ve tedavi, gereksinimi olan tüm diyabetli insanlara sağlanmalıdır. Hükümetler diyabet bakımı ve tedbire yatırımlarını artırmalıdır” tabirlerini kullandı.
‘DİYABETİ TEDAVİ EDERKEN KALP SIHHATİ DA İYİLEŞİYOR’Dünyada diyabetli 460 milyondan fazla kişinin yanı sıra risk altında milyonlarca insanın bulunduğunu kelamlarına ekleyen Uzm. Dr. Salgür, tıbbın diyabetli hastalar için değerli çalışmalar yaptığını kaydetti. İnsülinle birlikte diyabete yönelik her geçen yıl tedavi formlarının geliştiğini ve hastaların ömürlerini kolaylaştırıp uzattığını belirten Uzm. Dr. Salgür şu biçimde konuştu:
“Diyabet açısından fazlaca hudutlu olan tedavi halleri son senelerda hem tedavi seçeneği olarak artmış tıpkı vakitte tedavilerin yan tesirleri azalıp aktiflikleri artmıştır. Bilhassa yeterli denetimli ve uyumlu diyabet hastalarında yeni tedavi halleriyle hayat kaliteleri ve müddetleri geçmiş senelera nazaran epeyce uzamaktadır. Yeni geliştirilen insülin tedavileri ile birlikte hem acısız tıpkı vakitte az sayıda uygulamalar başlamış olup hastaları hayat konforundan uzaklaştırmadan faal ve kilo alma kan şekerinde düşme üzere şikayetlere yol açmadan tedavi edebilme bahtımız oluşmuştur. Bunun haricinde diyabet tedavisinde insülin haricinde biroldukca yeni ilaç ve tedavi yolu son senelerda gelişti. GLP1 analogları ve SGLT 2 inhibitörleri üzere yeni tedaviler hastalarda hem kilo kaybı sağlamakta aynı vakitte kan şeker regülasyonunu düzenlemektedir. Daha da değerlisi bu tedavilerle bir arada kalp hastalıkları risklerinin azalmakta ve mevcut kalp hastalıklarında düzgünleşme görülmektedir. Yani hastalar bu tedavi biçimleriyle hem diyabet birebir vakitte kalp hastalıkları bakımından daha sağlıklı hale gelmeye başlamıştır. bir daha son senelerda diyabetik hastalarımızın bilhassa konut kurallarında acısız ya da daha az travma ve kan şeker takiplerini yapabilmeleri hedefli yeni tip glukometreler yahut daima kan şeker ölçümü yapabilen cilde yerleştirilen kan şeker ölçüm aygıtlarıyla daha yakın kan şeker ölçümü ile daha düzgün denetim sağlama imkanına sahiptir. Sonuç olarak diyabet her ne kadar dünyada ve ülkemizde hasta sayısının giderek arttığı fazlaca değerli bir hastalık olsa da artık gerçek tedavi ve yakın takip ve hasta ahengi ile yüz güldürücü ve tesirli sonuçların alındığı bir hastalık olma yolunda ilerlemektedir.”
Kent Alsancak Tıp Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Füsun Salgür, bilhassa tip 1 diyabetli bireylerde hayat kurtarıcı insülini bulan bilim adamı Sir Frederik Banting’in doğum günü olması niçiniyle her yıl 14 Kasım’ın Dünya Diyabet günü olarak kutlandığını hatırlattı. Her yıl Dünya Diyabet Günü aktiflikleri ve kampanyalarının, bir yahut daha fazla yıl boyunca devam eden özel bir temaya odaklandığını belirten Uzm. Dr. Salgür, “2021-2023 teması ‘Diyabet bakımına erişim’ (Access to Diabetes Care) olarak belirlenmiştir. Zira hala dünya çapında milyonlarca diyabetli insan tedavi ve bakıma erişememektedir. Diyabetli bireyler, durumlarını yönetmek ve komplikasyonlardan kaçınmak için daima bakım ve takviyeye muhtaçlık duymaktadır. İlaç, teknoloji, takviye ve tedavi, gereksinimi olan tüm diyabetli insanlara sağlanmalıdır. Hükümetler diyabet bakımı ve tedbire yatırımlarını artırmalıdır” tabirlerini kullandı.
‘DİYABETİ TEDAVİ EDERKEN KALP SIHHATİ DA İYİLEŞİYOR’Dünyada diyabetli 460 milyondan fazla kişinin yanı sıra risk altında milyonlarca insanın bulunduğunu kelamlarına ekleyen Uzm. Dr. Salgür, tıbbın diyabetli hastalar için değerli çalışmalar yaptığını kaydetti. İnsülinle birlikte diyabete yönelik her geçen yıl tedavi formlarının geliştiğini ve hastaların ömürlerini kolaylaştırıp uzattığını belirten Uzm. Dr. Salgür şu biçimde konuştu:
“Diyabet açısından fazlaca hudutlu olan tedavi halleri son senelerda hem tedavi seçeneği olarak artmış tıpkı vakitte tedavilerin yan tesirleri azalıp aktiflikleri artmıştır. Bilhassa yeterli denetimli ve uyumlu diyabet hastalarında yeni tedavi halleriyle hayat kaliteleri ve müddetleri geçmiş senelera nazaran epeyce uzamaktadır. Yeni geliştirilen insülin tedavileri ile birlikte hem acısız tıpkı vakitte az sayıda uygulamalar başlamış olup hastaları hayat konforundan uzaklaştırmadan faal ve kilo alma kan şekerinde düşme üzere şikayetlere yol açmadan tedavi edebilme bahtımız oluşmuştur. Bunun haricinde diyabet tedavisinde insülin haricinde biroldukca yeni ilaç ve tedavi yolu son senelerda gelişti. GLP1 analogları ve SGLT 2 inhibitörleri üzere yeni tedaviler hastalarda hem kilo kaybı sağlamakta aynı vakitte kan şeker regülasyonunu düzenlemektedir. Daha da değerlisi bu tedavilerle bir arada kalp hastalıkları risklerinin azalmakta ve mevcut kalp hastalıklarında düzgünleşme görülmektedir. Yani hastalar bu tedavi biçimleriyle hem diyabet birebir vakitte kalp hastalıkları bakımından daha sağlıklı hale gelmeye başlamıştır. bir daha son senelerda diyabetik hastalarımızın bilhassa konut kurallarında acısız ya da daha az travma ve kan şeker takiplerini yapabilmeleri hedefli yeni tip glukometreler yahut daima kan şeker ölçümü yapabilen cilde yerleştirilen kan şeker ölçüm aygıtlarıyla daha yakın kan şeker ölçümü ile daha düzgün denetim sağlama imkanına sahiptir. Sonuç olarak diyabet her ne kadar dünyada ve ülkemizde hasta sayısının giderek arttığı fazlaca değerli bir hastalık olsa da artık gerçek tedavi ve yakın takip ve hasta ahengi ile yüz güldürücü ve tesirli sonuçların alındığı bir hastalık olma yolunda ilerlemektedir.”