İktisattan Sorumlu Devlet Eski Bakanı Ufuk Söylemez Odatv’ye deklare etti… Rusya SWIFT tedbirini nasıl aldı
Rusya’nın Bankacılık sisteminin yüzde 80’inin SWIFT erişiminin kaldırılması ve Rusya’nın rezervlerine AB tarafınca el konulacağının açıklanması daha sonrasında neler olacağını herkes merak ediyor.
Rus iktisadının daha şimdiden zayıfladığını söyleyenlerin yanı sıra Rusya’nın Çin’in SWIF’ti olarak bilinen SPFS ve CIPS sistemlerine oldukçatan geçtiği değerlendirmesi de var.
İktisattan Sorumlu Devlet Eski Bakanı Ufuk Söylemez Odatv’ye Rusya’nın son atılımlarını kıymetlendirdi.
“Rusya Bankalarının SWIFT’teki süreç sayısı toplam hacmin yüzde 1-1,5’u civarındadır” diyen Ufuk Söylemez, şu ayrıntıları aktardı:
Rusya’nın, kendisine karşı alınan yaptırımların boyutu ve içeriğini az-fazlaca varsayım ettiğini var saymak gerekiyor.
Burada beklenmeyen konu, ABD-NATO haricinde AB’nin birinci sefer bu biçimde bir tutuma girmesidir herbiçimde. Zira başta Almanya olmak üzere, İtalya üzere ülkelerin, Rusya’ya bu kadar sert yaptırımların uygulamasına takviye vermesi temelinde pek de beklenmiyordu.
Fakat, Almanya’da Merkel daha sonrası koalisyonda tesirli olan ve hatta haklarında ABD/CIA kontaklı oldukları yolunda biroldukça spekülasyon olan Yeşiller’in, Almanya’nın siyasetini etkilediği hususları Batı basınında yazılıp, konuşuluyor. Hakikaten Merkel periyodundan beri “savaşan-çatışan taraflara silah satılmayacağına” ait prensip sonucundan Almanya bugün vazgeçmiş görünüyor. Yıllık 100 milyon metreküp doğalgaz ihtiyacının yüzde 60’ınından fazlasını Rusya’dan temin etmesine karşın, Kuzey Akım boru sınırını tamamlamış bulunmasına karşın devre dışı bırakılması sonucunın işte bu münasebetlerle alındığı düşünülüyor.
Rusya iktisadını felç etmeye, dünya piyasalarından dışlamaya, finansal entegrasyonu kesmeye yönelik bu ağır ekonomik yaptırımların sonunda, Rusya’da borsanın düşüşü, yüksek faiz artırımı ve Ruble’nin bedel yitirmesi üzere kaçınılmaz gelişmeler oldu.
RUSYA TEDBİRLER ALMIŞ GÖZÜKÜYOR
Lakin SWIFT konusunda Rusya, kendine nazaran kimi tedbirleri almış görünüyor;
1. SPFS (Systemfor Transfer of Financial Messages) isimli bir ödeme sistemini 2014 yılında oluşturdu. Rusya’da hala 400’ün üzerinde Banka ve finans kuruluşunun yanı sıra, petrol şirketleri (Gazprom-Rosneft) bu sistemi kullanabiliyor.
Belarus, Özbekistan ve Abhazya da bu sisteme dahil edildiler.
Rusya artık bu ağını devreye sokarak, genişletmeye çalışabilir. Çin, Hindistan başta olmak üzere 23 yabancı ülkeyle de bu sistem ortasında bağların sürdürülmesinin alt yapısının tamamlandığı biliniyor.
2. Rusya, bunun yanı sıra MIR ismi verilen bir öbür ödeme, takas ve mutabakat sistemi ile mesela, turizmde, Rus turistlerin, Türkiye’de kullanabileceği bir kart sistemini de oluşturmuş vaziyette.
2017 yılında oluşturulan bu ödeme sistemi, Aeroflat, Rus demiryolları üzere şirketler tarafınca kabul edilmektedir.
MIR sisteminde çalışan birinci kartlar 2015 yılından beri kullanılıyor.
MIR kartları, hala Türkiye’de, Venezuella’da, G. Osetya’da piyasaya sürülmüş vaziyette.
Türkiye’den önde gelen 3-4 Banka bu sisteme dahil olduğu için, Rus turistlerin bu kartları seyahatlerinde ve ödemelerinde kullanım imkanı da var görünüyor.
Bu ödeme ağının daha da genişletilmesi Rusya için yaptırımdan daha sonra atacağı, öncelikli bir adım olacaktır.
3. Rusya’nın SPFS ödeme sistemi ile, Çin tarafınca 2015 yılında oluşturulan CIPS (Cross-borderinter bank payment ssystem) ismi verilen ve hudut ötesi Bankalararası ödeme sistemini entegre etmek için de teşebbüste bulunulacağı kuvvetle varsayım edilebilir bu şartlarda.
Rusya’nın rezervlerinin dondurması ve ekonomik yaptırımlar karşısında yaşanan gelişmeleri dikkate alarak, rezervlerinin büyük bir kısmını dolar yerine Euro ve RMB’ye çevirmesi, uzun müddettir uyguladığı bir siyaset.
Rusya’nın, ABD’nin yaptırım tehditleri karşısında, rezervlerini dolar bazında ve/veya ABD bankalarında tutmak yerine, yüklü olarak Euro ve Çin parası ile tutmayı tercih ettiğini, AB Dış Politik Yüksek temsilcisi Josep Borell deklare etti.
Rusya’nın devlet aklıyla rezervlerini, dolar yerine Euro yahut Çin parasıyla değiştirmesi ve ABD bankalarında tutmaması, doğal bir ekonomik savunma refleksi olarak görülebilir. Burada yalnız, AB’nin blok olarak büyük bir mali blokaja gideceğini öngörmemiş olabilir.
TÜRKİYE’NİN İZLEDİĞİ POLİKA GERÇEK
Rusya’nın Zelenski’yi Kiev’de “zafer” kazanmış bir “kahraman” olarak bırakıp, yaptırımlar niçiniyle de diz çöküp-geri adım atarak, askeri varlığını geri çekmesini beklemek pek optimist bir varsayım olur bu şartlarda.
Velev ki Zelenski, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmayacağını, bağımsız bir ülke olarak yoluna devam edeceğini açık olarak kabul etmesin.
Rusya için sonuçsuz bir ateşkesin, büyük bir itibar kaybı ve fiilen büyük bir başarısızlık olacağı aşikarken, üstüne ağır ekonomik yaptırımlarla baskı altına alınarak diz çökertilmesi istenirken, endişemiz -bir daha bir refleks olarak- nükleer silaha başvurulması riskidir. Bunun ise, 3.ncü dünya savaşı olacağı, insanlık ve uygarlığın mahvolmasıyla sonuçlanacağını aklı başında herkes iddia ediyordur, etmelidir.
Türkiye’nin bugüne kadar izlediği siyaset, her şeye karşın faal tarafsızlık, diplomasi yollarının denenmesi ve Montrö Muahedesine kararlılıkla sahip çıkılması biçiminde hakikat ve istikrarlı dayanağı görünüyor.
Umarız, Ukrayna ve/veya Rusya’nın lehine yahut aleyhine “şahince” bir tutum ve söyleme kalkışılmadan, bu süreç, Türkiye açısından en az ekonomik ve siyasi hasarla atlatılır.
ALINTIDIR
Rusya’nın Bankacılık sisteminin yüzde 80’inin SWIFT erişiminin kaldırılması ve Rusya’nın rezervlerine AB tarafınca el konulacağının açıklanması daha sonrasında neler olacağını herkes merak ediyor.
Rus iktisadının daha şimdiden zayıfladığını söyleyenlerin yanı sıra Rusya’nın Çin’in SWIF’ti olarak bilinen SPFS ve CIPS sistemlerine oldukçatan geçtiği değerlendirmesi de var.
İktisattan Sorumlu Devlet Eski Bakanı Ufuk Söylemez Odatv’ye Rusya’nın son atılımlarını kıymetlendirdi.
“Rusya Bankalarının SWIFT’teki süreç sayısı toplam hacmin yüzde 1-1,5’u civarındadır” diyen Ufuk Söylemez, şu ayrıntıları aktardı:
Rusya’nın, kendisine karşı alınan yaptırımların boyutu ve içeriğini az-fazlaca varsayım ettiğini var saymak gerekiyor.
Burada beklenmeyen konu, ABD-NATO haricinde AB’nin birinci sefer bu biçimde bir tutuma girmesidir herbiçimde. Zira başta Almanya olmak üzere, İtalya üzere ülkelerin, Rusya’ya bu kadar sert yaptırımların uygulamasına takviye vermesi temelinde pek de beklenmiyordu.
Fakat, Almanya’da Merkel daha sonrası koalisyonda tesirli olan ve hatta haklarında ABD/CIA kontaklı oldukları yolunda biroldukça spekülasyon olan Yeşiller’in, Almanya’nın siyasetini etkilediği hususları Batı basınında yazılıp, konuşuluyor. Hakikaten Merkel periyodundan beri “savaşan-çatışan taraflara silah satılmayacağına” ait prensip sonucundan Almanya bugün vazgeçmiş görünüyor. Yıllık 100 milyon metreküp doğalgaz ihtiyacının yüzde 60’ınından fazlasını Rusya’dan temin etmesine karşın, Kuzey Akım boru sınırını tamamlamış bulunmasına karşın devre dışı bırakılması sonucunın işte bu münasebetlerle alındığı düşünülüyor.
Rusya iktisadını felç etmeye, dünya piyasalarından dışlamaya, finansal entegrasyonu kesmeye yönelik bu ağır ekonomik yaptırımların sonunda, Rusya’da borsanın düşüşü, yüksek faiz artırımı ve Ruble’nin bedel yitirmesi üzere kaçınılmaz gelişmeler oldu.
RUSYA TEDBİRLER ALMIŞ GÖZÜKÜYOR
Lakin SWIFT konusunda Rusya, kendine nazaran kimi tedbirleri almış görünüyor;
1. SPFS (Systemfor Transfer of Financial Messages) isimli bir ödeme sistemini 2014 yılında oluşturdu. Rusya’da hala 400’ün üzerinde Banka ve finans kuruluşunun yanı sıra, petrol şirketleri (Gazprom-Rosneft) bu sistemi kullanabiliyor.
Belarus, Özbekistan ve Abhazya da bu sisteme dahil edildiler.
Rusya artık bu ağını devreye sokarak, genişletmeye çalışabilir. Çin, Hindistan başta olmak üzere 23 yabancı ülkeyle de bu sistem ortasında bağların sürdürülmesinin alt yapısının tamamlandığı biliniyor.
2. Rusya, bunun yanı sıra MIR ismi verilen bir öbür ödeme, takas ve mutabakat sistemi ile mesela, turizmde, Rus turistlerin, Türkiye’de kullanabileceği bir kart sistemini de oluşturmuş vaziyette.
2017 yılında oluşturulan bu ödeme sistemi, Aeroflat, Rus demiryolları üzere şirketler tarafınca kabul edilmektedir.
MIR sisteminde çalışan birinci kartlar 2015 yılından beri kullanılıyor.
MIR kartları, hala Türkiye’de, Venezuella’da, G. Osetya’da piyasaya sürülmüş vaziyette.
Türkiye’den önde gelen 3-4 Banka bu sisteme dahil olduğu için, Rus turistlerin bu kartları seyahatlerinde ve ödemelerinde kullanım imkanı da var görünüyor.
Bu ödeme ağının daha da genişletilmesi Rusya için yaptırımdan daha sonra atacağı, öncelikli bir adım olacaktır.
3. Rusya’nın SPFS ödeme sistemi ile, Çin tarafınca 2015 yılında oluşturulan CIPS (Cross-borderinter bank payment ssystem) ismi verilen ve hudut ötesi Bankalararası ödeme sistemini entegre etmek için de teşebbüste bulunulacağı kuvvetle varsayım edilebilir bu şartlarda.
Rusya’nın rezervlerinin dondurması ve ekonomik yaptırımlar karşısında yaşanan gelişmeleri dikkate alarak, rezervlerinin büyük bir kısmını dolar yerine Euro ve RMB’ye çevirmesi, uzun müddettir uyguladığı bir siyaset.
Rusya’nın, ABD’nin yaptırım tehditleri karşısında, rezervlerini dolar bazında ve/veya ABD bankalarında tutmak yerine, yüklü olarak Euro ve Çin parası ile tutmayı tercih ettiğini, AB Dış Politik Yüksek temsilcisi Josep Borell deklare etti.
Rusya’nın devlet aklıyla rezervlerini, dolar yerine Euro yahut Çin parasıyla değiştirmesi ve ABD bankalarında tutmaması, doğal bir ekonomik savunma refleksi olarak görülebilir. Burada yalnız, AB’nin blok olarak büyük bir mali blokaja gideceğini öngörmemiş olabilir.
TÜRKİYE’NİN İZLEDİĞİ POLİKA GERÇEK
Rusya’nın Zelenski’yi Kiev’de “zafer” kazanmış bir “kahraman” olarak bırakıp, yaptırımlar niçiniyle de diz çöküp-geri adım atarak, askeri varlığını geri çekmesini beklemek pek optimist bir varsayım olur bu şartlarda.
Velev ki Zelenski, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmayacağını, bağımsız bir ülke olarak yoluna devam edeceğini açık olarak kabul etmesin.
Rusya için sonuçsuz bir ateşkesin, büyük bir itibar kaybı ve fiilen büyük bir başarısızlık olacağı aşikarken, üstüne ağır ekonomik yaptırımlarla baskı altına alınarak diz çökertilmesi istenirken, endişemiz -bir daha bir refleks olarak- nükleer silaha başvurulması riskidir. Bunun ise, 3.ncü dünya savaşı olacağı, insanlık ve uygarlığın mahvolmasıyla sonuçlanacağını aklı başında herkes iddia ediyordur, etmelidir.
Türkiye’nin bugüne kadar izlediği siyaset, her şeye karşın faal tarafsızlık, diplomasi yollarının denenmesi ve Montrö Muahedesine kararlılıkla sahip çıkılması biçiminde hakikat ve istikrarlı dayanağı görünüyor.
Umarız, Ukrayna ve/veya Rusya’nın lehine yahut aleyhine “şahince” bir tutum ve söyleme kalkışılmadan, bu süreç, Türkiye açısından en az ekonomik ve siyasi hasarla atlatılır.
ALINTIDIR