Sıhhat Bakanlığı Koronavirüs Bilim Heyeti Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, salgının önüne geçmede tek doz aşının tesiri olmadığını belirterek ikinci ve üçüncü doz aşıyı da yaptırmanın büyük kıymet taşıdığını bildirdi.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener, AA muhabirine, son 4 haftada hadise sayasının yüzde 200’ün üzerinde arttığına işaret ederek yüklü olarak artışın Güneydoğu Anadolu Bölgesi vilayetlerinde olduğunu aktardı.
“Bu artışın temel niçini ikinci dozunu olmayanlar ya da hiç aşılanmamış olanlar.” diyen Şener, hastalığı geçirip aşı olmayanların da değerli bir kümesi oluşturduğunu söylemiş oldu. Şener, “Hastalığı atlattığı için korunduğunu zannediyor. Bilhassa 60 yaş üstünde hastalığı sağ salim atlatıp daha sonra aşılanmaya gitmeyenlerde hastalık ölümcül seyredebilir. Doğal bağışık oluşuyor fakat kalıcı bir antikor cevabı olmuyor. O yüzden kesinlikle salgın yaygın olduğu için, öteki varyantlar olduğu için hastalığı atlatmış olsa bile aşı olmalı.” dedi.
“Tek aşı eşittir hiç aşı”
Yalnızca Kovid-19 aşılarında değil başka aşılarda da iki dozun kıymetli olduğuna dikkati çeken Şener, “Tek aşı eşittir hiç aşı. hiç bir aşı tipinde tek aşı yapılmaz. Bunun altını çizmemiz lazım. Kimileri tek dozu oluyor, ikinci dozu olmuyor. bu biçimde birinci aşı da boşuna olmuş oluyor. Maddi ve manevi külfetin yanında sonuç da alamıyoruz. Aşılanma takvimi geçerse baştan başlamamız gerekiyor.” sözlerini kullandı.
Şener, dünya genelinde de olay sayılarının artığını belirterek “Sağlık işçisi bence yüzde 100 aşılanmalı şayet özel bir durumu yoksa. Zira sıhhat çalışanları Kovid-19 hastaları haricindeki hastalara da bakıyor. O yüzden farkına varmadan yayabilirler.” diye konuştu.
Ailelerin en bedelli varlıkları olan çocuklarını öğretmenlere emanet ettiğine değinen Şener, bu yüzden eğitim çalışanlarının da yüzde 100 aşılanması gerektiğini kaydetti.
Şener, İtalya ve Fransa’da öğretmenler için aşının mecburî olma durumunun kelam konusu olduğunu lisana getirerek ABD’de de kamu çalışanlara zorunluğun eylülde geleceğini tabir etti. Dünya genelinde ülke ülke yeni kararların belirtildiğını anlatan Şener, Türkiye’de ise zorlamadan çok ikna yolunun şu an için tercih edildiğini aktardı.
Şener, okulların açılmasıyla yüksek tahsilde eğitim nazarann 3 milyondan fazla kişinin yer değiştireceğine işaret ederek doğacak riskleri ortadan kaldırmak ismine aşılanmanın hızlanması gerektiğini vurguladı. Aşının muhakkak kümelerde mecburî olması gerektiğini lisana getiren Şener, bu bahiste bir rehber hazırlanabileceğini aktardı.
“Aşı olmuş kişi 1 ünite virüs taşırken, aşısızlar 100 ile 1000 ünite ortası virüs taşıyor”
Aşı olanlarla olmayanlar içinde virüs yükü farklılığı bulunduğuna dikkati çeken Şener, “Aşı olmuş kişi 1 ünite virüs taşırken, aşısızlar 100 ile 1000 ünite ortası virüs taşıyor. Bu kadar bir fark varken toplumu aşılı ve aşısız diye bölmeye gerek yok.” biçiminde konuştu.
Eylül ayında okulların açılmasının planladığına işaret eden Şener, dünya genelinde 15-17 yaş kümesinde da aşılamanın başladığını bildirdi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Yusuf Şahbaz
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener, AA muhabirine, son 4 haftada hadise sayasının yüzde 200’ün üzerinde arttığına işaret ederek yüklü olarak artışın Güneydoğu Anadolu Bölgesi vilayetlerinde olduğunu aktardı.
“Bu artışın temel niçini ikinci dozunu olmayanlar ya da hiç aşılanmamış olanlar.” diyen Şener, hastalığı geçirip aşı olmayanların da değerli bir kümesi oluşturduğunu söylemiş oldu. Şener, “Hastalığı atlattığı için korunduğunu zannediyor. Bilhassa 60 yaş üstünde hastalığı sağ salim atlatıp daha sonra aşılanmaya gitmeyenlerde hastalık ölümcül seyredebilir. Doğal bağışık oluşuyor fakat kalıcı bir antikor cevabı olmuyor. O yüzden kesinlikle salgın yaygın olduğu için, öteki varyantlar olduğu için hastalığı atlatmış olsa bile aşı olmalı.” dedi.
“Tek aşı eşittir hiç aşı”
Yalnızca Kovid-19 aşılarında değil başka aşılarda da iki dozun kıymetli olduğuna dikkati çeken Şener, “Tek aşı eşittir hiç aşı. hiç bir aşı tipinde tek aşı yapılmaz. Bunun altını çizmemiz lazım. Kimileri tek dozu oluyor, ikinci dozu olmuyor. bu biçimde birinci aşı da boşuna olmuş oluyor. Maddi ve manevi külfetin yanında sonuç da alamıyoruz. Aşılanma takvimi geçerse baştan başlamamız gerekiyor.” sözlerini kullandı.
Şener, dünya genelinde de olay sayılarının artığını belirterek “Sağlık işçisi bence yüzde 100 aşılanmalı şayet özel bir durumu yoksa. Zira sıhhat çalışanları Kovid-19 hastaları haricindeki hastalara da bakıyor. O yüzden farkına varmadan yayabilirler.” diye konuştu.
Ailelerin en bedelli varlıkları olan çocuklarını öğretmenlere emanet ettiğine değinen Şener, bu yüzden eğitim çalışanlarının da yüzde 100 aşılanması gerektiğini kaydetti.
Şener, İtalya ve Fransa’da öğretmenler için aşının mecburî olma durumunun kelam konusu olduğunu lisana getirerek ABD’de de kamu çalışanlara zorunluğun eylülde geleceğini tabir etti. Dünya genelinde ülke ülke yeni kararların belirtildiğını anlatan Şener, Türkiye’de ise zorlamadan çok ikna yolunun şu an için tercih edildiğini aktardı.
Şener, okulların açılmasıyla yüksek tahsilde eğitim nazarann 3 milyondan fazla kişinin yer değiştireceğine işaret ederek doğacak riskleri ortadan kaldırmak ismine aşılanmanın hızlanması gerektiğini vurguladı. Aşının muhakkak kümelerde mecburî olması gerektiğini lisana getiren Şener, bu bahiste bir rehber hazırlanabileceğini aktardı.
“Aşı olmuş kişi 1 ünite virüs taşırken, aşısızlar 100 ile 1000 ünite ortası virüs taşıyor”
Aşı olanlarla olmayanlar içinde virüs yükü farklılığı bulunduğuna dikkati çeken Şener, “Aşı olmuş kişi 1 ünite virüs taşırken, aşısızlar 100 ile 1000 ünite ortası virüs taşıyor. Bu kadar bir fark varken toplumu aşılı ve aşısız diye bölmeye gerek yok.” biçiminde konuştu.
Eylül ayında okulların açılmasının planladığına işaret eden Şener, dünya genelinde 15-17 yaş kümesinde da aşılamanın başladığını bildirdi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Yusuf Şahbaz