İLAYDA KILIÇAY
Türkiye Rüzgar Gücü Birliğ (TÜREB) tarafınca düzenlenen Türkiye Rüzgar Gücü Kongresi’nde, ülkedeki güç potansiyeli, yapılması gerekenler ve meseleler masaya yatırıldı.
Türkiye Rüzgar Gücü Birliği (TÜREB) Lideri İbrahim Erden finansmana erişimin zorlaşmasının yatırımları da zorlaştırabildiğine vurgu yaparken tedarik müddetlerinin uzamasına da şu sözlerle değindi:
“Bir sene öncesine kadar 6-8 ay aralığında tedarik edilen türbinlerde teslim müddeti 14 aya kadar çıktı. Finansmanınız olsa dahi bu niçinle yatırımlar 4-5 ay öteleniyor. Yatırımların bir kısmının ötelenebileceğini düşünüyorum fakat endüstrinin aşikâr bir kısmının finansmana erişimi hala var bu niçinle o tarafın güç yatırımlarını yapacağını düşünüyorum.”
“Proje stoku manasında önemli ıstırabımız var”
Türkiye son 15-20 sene içerisinde yenilenebilir güç alanında büyük atılım yaptığını belirten Sanko Güç Kümesi CEO’su Hakan Yıldırım, “Geçtiğimiz senelerda yapılan çalışmaların önümüzdeki 15 sene ortasında de olmasını bekliyoruz fakat proje stoku manasında önemli bir kasvetimiz var. Kapasite tahsis edilmesi burada bizi sonlandırıyor. Türkiye’nin elektrik talebinin karşılanmasına muhtaçlık var. Bunun için yenilenebilir Güç kaynak alanı (YEKA) gibisi müsabakalar yapılıyor lakin şu atlanmamalı ki; bizim üzere son 15-20 senede yatırım yapmış fiili olarak santrali olan firmalar kendi kapasitelerini epeyce rahat bir biçimde artırabilirler. Bugün elektrik üretim tesislerine yenilenebilir gücün katılmasının önündeki en büyük mahzur kapasite sınırı” diye konuştu.
Yıldırım finansman maliyetlerine de şu sözlerle değindi, “Bu kapasiteler mevcut santral sahiplerine açılırsa hali hazırda santrali olan firmalar kapasiteyi hayli süratli biçimde artırabilir. Finansmana erişimde meşakkat yok kıymetli olan hangi maliyetle eriştiğiniz. Finansman maliyeti tek başına bir projenin kendini ödemesini 3-4 sene öteleyebiliyor.”
Yıldırım, rüzgar ve güneş üzere kaynaklardan da elektrik üretimi ölçüsünü artırmak için şebekeyi yormayacak birtakım altyapı yatırımları yapılması gerektiğine vurgu yaparak “Depolama bunlardan bir tanesi, şu an maliyeti çok yüksek ötürüsıyla bu önemli bir yük” sözlerini kullandı.
“Sektör aşikâr bir yere geldi”
Türkiye’nin güçte dışa bağımlılığını büsbütün ortadan kaldırması gerektiğini vurgulayan Polat Holding İdare Konseyi Lideri Adnan Polat dalın Elektrik Piyasası Yenilenebilir Güç Kaynakları Destekleme Mekanizması’na (YEKDEM) muhtaçlığı kalmadığını şu sözlerle lisana getirdi:
“YEKDEM bankalardan finansman bulma konusunda güzel bir enstrüman olarak kullanılıyordu fakat bölüm artık aşikâr bir noktaya geldi ve firmalar kendi yatırımlarını yapıp finansmanını bulabilir. YEKDEM’e muhtaçlık kaldığını düşünmüyorum.”
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD)’nin, Adnan Polat Güç Yatırım A.Ş.’ye sağladığı 100 milyon dolarlık krediye ait de konuşan Polat, “Mevcut ekonomik konjonktürde EBRD’nin kredi vermesini Türkiye’ye duyulan itimat olarak değerlendirebiliriz” dedi.
Polat güç stratejisi konusunda da, “Gelişmiş ülkeler güç stratejilerini en az 30 yıllık olarak belirliyor. Stratejilerin hükümetten hükümete değişmemesi gerekiyor. Özel kesim, akademisyenler, devlet yetkilileri uzun vadeli stratejilerimizi belirlemeli ve hepimiz o stratejinin gerçekleşmesi için gayret vermeliyiz” diye konuştu.
Öte yandan Demirer Güç İdare Şurası Lideri Önder Demirer de, “YEKDEM görevini gördü. Şu anda güç fiyatlarının geldiği noktada YEKDEM’e muhtaçlık yok” sözlerini kullandı.
“Milli bir markanın çıkmasını istek ederiz”
Kalyon Güç İcra Heyeti Üyesi Dr. Murtaza Cet hem yenilenebilir güç üretimi birebir vakitte teknoloji yatırımlarına değer verdiklerini ve ilerleyen senelerda bu yatırımlara devam edeceklerini belirtti.
Sanayinin rüzgar türbini jenaretörü kesimlerinin üretiminde fazlaca güzel bir noktaya geldiğini aktaran Cet, çabucak hemen bu mevzuda ulusal bir marka çıkarmadığını, yatırımcı olarak bir markanın çıkmasını dilek ettiklerini lisana getirdi. Global oyuncularla rekabet edebilecek ulusal bir markanın Türkiye’nin ihracatında epey kıymetli rol oynayacağını savunan Cet, “Devam etmekte olan rüzgar gücü yatırımlarımızda ulusal bir markanın çıkması halinde tedarik konusunda muhakkak öncelik veririz” diye konuştu.
“Türkiye 2030’da rüzgarda 30 GW’lık konseyi güç amacına ulaşabilir”
PwC Türkiye Güç Altyapı ve Doğal Kaynaklar Bölüm Önderi Murat Çolakoğlu Türkiye’de rüzgar yatırımlarıyla ilgili hayli önemli bir potansiyel ve yatırımcı iştahı olduğunu belirtirken verilebilecek teşvikleri de şöyle sıraladı:
“Yatırımcının önünün açılması, müsaade süreçleriyle alakalı birtakım kolaylaştırmaların yapılması, finans kaynaklarına erişimin kolaylaştırılması üzere çalışmalarla Türkiye 2030’da 30 GW’lık rüzgar gücü potansiyeline ulaşabilir.”
“2030’a hakikat yeşil hidrojen üretim maliyeti uygun hale gelecek”
SHURA Güç Dönüşümü Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy, yeşil hidrojen üretim maliyetlerinin çabucak hemen istenen düzeylere gelmediğini belirtti. Maliyetlerin düşmesi için kilit noktanın yenilenebilir güç kaynaklarının üretim maliyetleri ve elektrolizör teknolojsindeki düşüşler olacağını da vurguladı.
Aksoy, “2030’a hakikat yeşil hidrojen üretim maliyetinin doğalgazla üretilen hidrojenden daha uygun hale geleceğini öngörüyoruz. Yeşil hidrojen üretim tesislerinin geliştirilmesi için vergisel teşvikler olabilir. Uzun devirli yenilenebilir güç stratejisine muhtaçlığımız var. Ülkeler ikili mutabakatlarla hidrojen üretim faaliyetlerini yapmaya başladı. Biz de bu türlü mutabakatlarla dışarıdan gelen finansman yoluyla hidrojen üretim tesisi açma durumumuz olabilir. Hali hazırda çabucak hemen makul bir hidrojen stratejimiz yok. Gelecek 1-2 ay içerisinde hidrojen dökümanı stratejisi yayımlanabilir. Yeşil hidrojenin gelişmesi öteki tarafta yenilenebilir güç kaynaklarının gelişmesine bağlı” dedi.
Türkiye Rüzgar Gücü Birliğ (TÜREB) tarafınca düzenlenen Türkiye Rüzgar Gücü Kongresi’nde, ülkedeki güç potansiyeli, yapılması gerekenler ve meseleler masaya yatırıldı.
Türkiye Rüzgar Gücü Birliği (TÜREB) Lideri İbrahim Erden finansmana erişimin zorlaşmasının yatırımları da zorlaştırabildiğine vurgu yaparken tedarik müddetlerinin uzamasına da şu sözlerle değindi:
“Bir sene öncesine kadar 6-8 ay aralığında tedarik edilen türbinlerde teslim müddeti 14 aya kadar çıktı. Finansmanınız olsa dahi bu niçinle yatırımlar 4-5 ay öteleniyor. Yatırımların bir kısmının ötelenebileceğini düşünüyorum fakat endüstrinin aşikâr bir kısmının finansmana erişimi hala var bu niçinle o tarafın güç yatırımlarını yapacağını düşünüyorum.”
“Proje stoku manasında önemli ıstırabımız var”
Türkiye son 15-20 sene içerisinde yenilenebilir güç alanında büyük atılım yaptığını belirten Sanko Güç Kümesi CEO’su Hakan Yıldırım, “Geçtiğimiz senelerda yapılan çalışmaların önümüzdeki 15 sene ortasında de olmasını bekliyoruz fakat proje stoku manasında önemli bir kasvetimiz var. Kapasite tahsis edilmesi burada bizi sonlandırıyor. Türkiye’nin elektrik talebinin karşılanmasına muhtaçlık var. Bunun için yenilenebilir Güç kaynak alanı (YEKA) gibisi müsabakalar yapılıyor lakin şu atlanmamalı ki; bizim üzere son 15-20 senede yatırım yapmış fiili olarak santrali olan firmalar kendi kapasitelerini epeyce rahat bir biçimde artırabilirler. Bugün elektrik üretim tesislerine yenilenebilir gücün katılmasının önündeki en büyük mahzur kapasite sınırı” diye konuştu.
Yıldırım finansman maliyetlerine de şu sözlerle değindi, “Bu kapasiteler mevcut santral sahiplerine açılırsa hali hazırda santrali olan firmalar kapasiteyi hayli süratli biçimde artırabilir. Finansmana erişimde meşakkat yok kıymetli olan hangi maliyetle eriştiğiniz. Finansman maliyeti tek başına bir projenin kendini ödemesini 3-4 sene öteleyebiliyor.”
Yıldırım, rüzgar ve güneş üzere kaynaklardan da elektrik üretimi ölçüsünü artırmak için şebekeyi yormayacak birtakım altyapı yatırımları yapılması gerektiğine vurgu yaparak “Depolama bunlardan bir tanesi, şu an maliyeti çok yüksek ötürüsıyla bu önemli bir yük” sözlerini kullandı.
“Sektör aşikâr bir yere geldi”
Türkiye’nin güçte dışa bağımlılığını büsbütün ortadan kaldırması gerektiğini vurgulayan Polat Holding İdare Konseyi Lideri Adnan Polat dalın Elektrik Piyasası Yenilenebilir Güç Kaynakları Destekleme Mekanizması’na (YEKDEM) muhtaçlığı kalmadığını şu sözlerle lisana getirdi:
“YEKDEM bankalardan finansman bulma konusunda güzel bir enstrüman olarak kullanılıyordu fakat bölüm artık aşikâr bir noktaya geldi ve firmalar kendi yatırımlarını yapıp finansmanını bulabilir. YEKDEM’e muhtaçlık kaldığını düşünmüyorum.”
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD)’nin, Adnan Polat Güç Yatırım A.Ş.’ye sağladığı 100 milyon dolarlık krediye ait de konuşan Polat, “Mevcut ekonomik konjonktürde EBRD’nin kredi vermesini Türkiye’ye duyulan itimat olarak değerlendirebiliriz” dedi.
Polat güç stratejisi konusunda da, “Gelişmiş ülkeler güç stratejilerini en az 30 yıllık olarak belirliyor. Stratejilerin hükümetten hükümete değişmemesi gerekiyor. Özel kesim, akademisyenler, devlet yetkilileri uzun vadeli stratejilerimizi belirlemeli ve hepimiz o stratejinin gerçekleşmesi için gayret vermeliyiz” diye konuştu.
Öte yandan Demirer Güç İdare Şurası Lideri Önder Demirer de, “YEKDEM görevini gördü. Şu anda güç fiyatlarının geldiği noktada YEKDEM’e muhtaçlık yok” sözlerini kullandı.
“Milli bir markanın çıkmasını istek ederiz”
Kalyon Güç İcra Heyeti Üyesi Dr. Murtaza Cet hem yenilenebilir güç üretimi birebir vakitte teknoloji yatırımlarına değer verdiklerini ve ilerleyen senelerda bu yatırımlara devam edeceklerini belirtti.
Sanayinin rüzgar türbini jenaretörü kesimlerinin üretiminde fazlaca güzel bir noktaya geldiğini aktaran Cet, çabucak hemen bu mevzuda ulusal bir marka çıkarmadığını, yatırımcı olarak bir markanın çıkmasını dilek ettiklerini lisana getirdi. Global oyuncularla rekabet edebilecek ulusal bir markanın Türkiye’nin ihracatında epey kıymetli rol oynayacağını savunan Cet, “Devam etmekte olan rüzgar gücü yatırımlarımızda ulusal bir markanın çıkması halinde tedarik konusunda muhakkak öncelik veririz” diye konuştu.
“Türkiye 2030’da rüzgarda 30 GW’lık konseyi güç amacına ulaşabilir”
PwC Türkiye Güç Altyapı ve Doğal Kaynaklar Bölüm Önderi Murat Çolakoğlu Türkiye’de rüzgar yatırımlarıyla ilgili hayli önemli bir potansiyel ve yatırımcı iştahı olduğunu belirtirken verilebilecek teşvikleri de şöyle sıraladı:
“Yatırımcının önünün açılması, müsaade süreçleriyle alakalı birtakım kolaylaştırmaların yapılması, finans kaynaklarına erişimin kolaylaştırılması üzere çalışmalarla Türkiye 2030’da 30 GW’lık rüzgar gücü potansiyeline ulaşabilir.”
“2030’a hakikat yeşil hidrojen üretim maliyeti uygun hale gelecek”
SHURA Güç Dönüşümü Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy, yeşil hidrojen üretim maliyetlerinin çabucak hemen istenen düzeylere gelmediğini belirtti. Maliyetlerin düşmesi için kilit noktanın yenilenebilir güç kaynaklarının üretim maliyetleri ve elektrolizör teknolojsindeki düşüşler olacağını da vurguladı.
Aksoy, “2030’a hakikat yeşil hidrojen üretim maliyetinin doğalgazla üretilen hidrojenden daha uygun hale geleceğini öngörüyoruz. Yeşil hidrojen üretim tesislerinin geliştirilmesi için vergisel teşvikler olabilir. Uzun devirli yenilenebilir güç stratejisine muhtaçlığımız var. Ülkeler ikili mutabakatlarla hidrojen üretim faaliyetlerini yapmaya başladı. Biz de bu türlü mutabakatlarla dışarıdan gelen finansman yoluyla hidrojen üretim tesisi açma durumumuz olabilir. Hali hazırda çabucak hemen makul bir hidrojen stratejimiz yok. Gelecek 1-2 ay içerisinde hidrojen dökümanı stratejisi yayımlanabilir. Yeşil hidrojenin gelişmesi öteki tarafta yenilenebilir güç kaynaklarının gelişmesine bağlı” dedi.