Yetersiz beslenmeye bağlı gelişen bodurluk ve kısa boyluluk hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Tanju Besler, ‘0-5 yaş kümesi çocuklarda bununla fazlaca karşılaşırız. Bu durum yetişkinlikte de devam eder ve diyabet, hipertansiyon, gelişim geriliği, enfeksiyon hastalıklarına sık yakalanma üzere hastalıklar görülebilir’ dedi.
Türkiye‘de uzun vadeli beslenme bozukluğu kararı gelişen ve bodurluk diye isimlendirilen uzunluk kısalığından bilhassa 0-5 yaş kümesinin etkilendiğini tabir eden İstanbul Kent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Kısım Lideri Prof. Dr. Tanju Besler, ihtarlarda bulundu. Prof. Dr. Besler, ‘Bu sorunun çocuğun yetişkinlik periyodunda de devam edeceğini biliriz. Çocukluk periyodundan başlayan ve ileriki yaşlarda var olabilecek birtakım hastalıklara taban hazırlaması sıkıntısıyla karşı karşıya kalabiliriz. Beslenme ilintili hastalık dediğimiz birtakım hastalıklarla daha fazla karşı karşıya geliyorlar. Bunların başında da diyabet ve hipertansiyon geliyor. İnfeksiyon hastalıklarına da yakalanma çoğunluklarında muazzam bir artış var’ diye konuştu.
BEKLENEN UZUNLUK NE OLMALI?
Çocuğun uzunluk ve kilosunda genetik faktörlerin de tesirli olduğuna dikkat çeken Tanju Besler, ‘Beklenen uzunluk kız çocukları için anne uzunluğu artı baba uzunluğu eksi 13 bölü 2 olarak hesaplanmalı. Erkeklerde de eksi 13 artı 13 biçiminde yapılabilir’ dedi.
EN AZ EGE VE MARMARA’DA GÖRÜLÜYOR
Türkiye’de de bodurluk teriminin var olduğunu tabir eden Besler, ‘Çocuklar içerisinde dünyada yüzde 50’ye varan oranlarda bodurlukla karşı karşıya kalan ülkeler var. Bunların başında Etiyopya üzere ülkeler geliyor. Bizim son 10 yıllık Kalkınma Planı’nda da bodurluğu azaltmanın hedeflendiği oran yüzde7,5. Türkiye’de bodurluk bölgelere göre değişiklik gösteriyor ve ortalama yüzde 20’ler civarında. En az görülen Ege ve Marmara Bölgesi. Doğu’ya gerçek gidildiğinde yüzde 22’lere varan bir bodurlukla karşı karşıyayız’ sözlerini kullandı.
BODURLUĞUN YAN TESİRLERİ AZALTILABİLİR
Bodurluğun mümkün yan tesirlerinin azaltılabileceğini söyleyen Besler, ‘Çocuğun muhtemel bir grup problemlerinin olabileceğini ön bakılırsabilirsek ona nazaran önlem almamız mümkün. Bodurluğun aktifliğini azaltmamız mümkün, bunu da rahatlıkla yapabiliriz. En değerlisi çocukların kâfi ve istikrarlı beslenme gereğini kesinlikle aileye verebiliriz. Çocukluk periyodunda takip epey kıymetli. Bunların bütün beslenme alışkanlıklarının düzeltmek, ailenin beslenme alışkanlıklarına bakmak lazım. Ailenin ve çocukların beslenme eğitimi epeyce önemli’ diye konuştu.
ANNE SÜTÜ TEK BAŞINA BÜYÜK DEĞER TAŞIYOR
Birinci 6 aydan daha sonra bodurlukla alakalı kavramlarla daha sık karşılaşıldığını tabir eden Besler, ‘Bebeklere birinci ay anne sütünden diğer hiç bir şey vermeye gereksinimimiz yok hatta verilmemesi gerekir. Bu çocukların gelecekte hastalıklara yakalanma oranı daha düşük. 6 aydan daha sonra çocukları besinlerle tanıştırmalıyız’ dedi.
BESİN ÇEŞİTLİLİĞİ 1 YAŞINDA OLUŞMALIDIR
Besler, ‘Çocuğun beslenmesi 1 yılsonunda aileyle bir arada oturur ve anne babanın yediği tüm besinleri yiyebilecek pozisyona gelmelidir. Besin çeşitliliği 1 yaşında oluşmalıdır. Anne ve babanın yediği ölçülerden daha az olmalıdır. Et ve et yerine geçen kümeler, süt ve süt eserleri, tahıllar; ekmek, makarna, pirinç pilavı, zerzevat ve meyveleri 1 yıl sonunda rahatlıkla yiyor olma noktasına gelinmesi gerekir’ sözlerini kullandı.
Besler, süt ve süt eserleri tüketimin yetersizliğine dikkat çekerek, ‘Protein açısından epey değerli bir kaynak olan yumurta tüketimi epeyce önemli’ dedi.
‘ÇOCUKLARA BESLENME EĞİTİMİ VERİLMELİ’
Çocuklara gerçek beslenme alışkanlığı kazandırmanın ailede başladığına vurgu yapan Besler, ‘Ailede anne ve babası hakikat beslenmeyen bir çocuğun bu alışkanlığa sahip olması hayli beklenmemeli. Yasak denildiğinde çoklukla özel bir ilgi oluyor. Çocuklara yasak kavramıyla yaklaşmamalıyız. Çoka kaçmadan tüm besinleri tüketme bahtına sahipsiniz. Az tüketilmesi gereken besinleri çocuklara öğretmemiz lazım’ diye konuştu.
Demirören Haber Ajansı – Son Dakika Haberleri
Türkiye‘de uzun vadeli beslenme bozukluğu kararı gelişen ve bodurluk diye isimlendirilen uzunluk kısalığından bilhassa 0-5 yaş kümesinin etkilendiğini tabir eden İstanbul Kent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Kısım Lideri Prof. Dr. Tanju Besler, ihtarlarda bulundu. Prof. Dr. Besler, ‘Bu sorunun çocuğun yetişkinlik periyodunda de devam edeceğini biliriz. Çocukluk periyodundan başlayan ve ileriki yaşlarda var olabilecek birtakım hastalıklara taban hazırlaması sıkıntısıyla karşı karşıya kalabiliriz. Beslenme ilintili hastalık dediğimiz birtakım hastalıklarla daha fazla karşı karşıya geliyorlar. Bunların başında da diyabet ve hipertansiyon geliyor. İnfeksiyon hastalıklarına da yakalanma çoğunluklarında muazzam bir artış var’ diye konuştu.
BEKLENEN UZUNLUK NE OLMALI?
Çocuğun uzunluk ve kilosunda genetik faktörlerin de tesirli olduğuna dikkat çeken Tanju Besler, ‘Beklenen uzunluk kız çocukları için anne uzunluğu artı baba uzunluğu eksi 13 bölü 2 olarak hesaplanmalı. Erkeklerde de eksi 13 artı 13 biçiminde yapılabilir’ dedi.
EN AZ EGE VE MARMARA’DA GÖRÜLÜYOR
Türkiye’de de bodurluk teriminin var olduğunu tabir eden Besler, ‘Çocuklar içerisinde dünyada yüzde 50’ye varan oranlarda bodurlukla karşı karşıya kalan ülkeler var. Bunların başında Etiyopya üzere ülkeler geliyor. Bizim son 10 yıllık Kalkınma Planı’nda da bodurluğu azaltmanın hedeflendiği oran yüzde7,5. Türkiye’de bodurluk bölgelere göre değişiklik gösteriyor ve ortalama yüzde 20’ler civarında. En az görülen Ege ve Marmara Bölgesi. Doğu’ya gerçek gidildiğinde yüzde 22’lere varan bir bodurlukla karşı karşıyayız’ sözlerini kullandı.
BODURLUĞUN YAN TESİRLERİ AZALTILABİLİR
Bodurluğun mümkün yan tesirlerinin azaltılabileceğini söyleyen Besler, ‘Çocuğun muhtemel bir grup problemlerinin olabileceğini ön bakılırsabilirsek ona nazaran önlem almamız mümkün. Bodurluğun aktifliğini azaltmamız mümkün, bunu da rahatlıkla yapabiliriz. En değerlisi çocukların kâfi ve istikrarlı beslenme gereğini kesinlikle aileye verebiliriz. Çocukluk periyodunda takip epey kıymetli. Bunların bütün beslenme alışkanlıklarının düzeltmek, ailenin beslenme alışkanlıklarına bakmak lazım. Ailenin ve çocukların beslenme eğitimi epeyce önemli’ diye konuştu.
ANNE SÜTÜ TEK BAŞINA BÜYÜK DEĞER TAŞIYOR
Birinci 6 aydan daha sonra bodurlukla alakalı kavramlarla daha sık karşılaşıldığını tabir eden Besler, ‘Bebeklere birinci ay anne sütünden diğer hiç bir şey vermeye gereksinimimiz yok hatta verilmemesi gerekir. Bu çocukların gelecekte hastalıklara yakalanma oranı daha düşük. 6 aydan daha sonra çocukları besinlerle tanıştırmalıyız’ dedi.
BESİN ÇEŞİTLİLİĞİ 1 YAŞINDA OLUŞMALIDIR
Besler, ‘Çocuğun beslenmesi 1 yılsonunda aileyle bir arada oturur ve anne babanın yediği tüm besinleri yiyebilecek pozisyona gelmelidir. Besin çeşitliliği 1 yaşında oluşmalıdır. Anne ve babanın yediği ölçülerden daha az olmalıdır. Et ve et yerine geçen kümeler, süt ve süt eserleri, tahıllar; ekmek, makarna, pirinç pilavı, zerzevat ve meyveleri 1 yıl sonunda rahatlıkla yiyor olma noktasına gelinmesi gerekir’ sözlerini kullandı.
Besler, süt ve süt eserleri tüketimin yetersizliğine dikkat çekerek, ‘Protein açısından epey değerli bir kaynak olan yumurta tüketimi epeyce önemli’ dedi.
‘ÇOCUKLARA BESLENME EĞİTİMİ VERİLMELİ’
Çocuklara gerçek beslenme alışkanlığı kazandırmanın ailede başladığına vurgu yapan Besler, ‘Ailede anne ve babası hakikat beslenmeyen bir çocuğun bu alışkanlığa sahip olması hayli beklenmemeli. Yasak denildiğinde çoklukla özel bir ilgi oluyor. Çocuklara yasak kavramıyla yaklaşmamalıyız. Çoka kaçmadan tüm besinleri tüketme bahtına sahipsiniz. Az tüketilmesi gereken besinleri çocuklara öğretmemiz lazım’ diye konuştu.
Demirören Haber Ajansı – Son Dakika Haberleri