‘Yoğun bakımda oğlumla sınandım’

ahmetbeyler

Active member

Kovid-19 ile mücadelede en ön safta savaşan sağlık çalışanları, son bir yıllık süreçte adeta bir ömre bedel özveriye imza atıyor. Bazı sağlık çalışanlarının başından geçenler ise adeta filmlere konu olacak hikayeler barındırıyor. Türkiye’de pandeminin başlangıcı kabul edilen 11 Mart 2020’den bugüne kadar 1000’den fazla Kovid-19 hastasının iyileşmesi için canını dişine takan Medical Park Maltepe Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’nde görevli Uzm. Dr. Serpil Özsezgin de bu isimlerden. İlk dalgada virüsün kapısını çaldığı Dr. Özsezgin ölümden dönerken, aynı akıbeti ikinci dalgada oğlu Arda’da (34) yaşadı. Yoğun bakım servisinde bir yandan hastalarını, bir yandan da oğlunu tedavi etmek için mücadele veren Özsezgin, virüsle savaşa ara vermeden devam ederken, yaşadıklarını şöyle anlattı:

Kendi başına gelmeyince...


“Bir yıldır bu virüsle mücadele eden yoğun bakım hekimi olarak birinci ve ikinci dalgada bine yakın hasta baktım. Bu yılın son bölümünde oğlum Arda ile sınandım ve durumu çok ağırdı. Her aşamayı bilen bir hekim olarak birinci dalgada altı ay oğlumla görüşmeyip, ona hastalık taşımak istememiş ve ondan uzak kalmıştım. O dönemde hastalanmış, hastalığımın tüm süreçlerini yalnız geçirmiştim. Öngörülü bir kişi olarak tercihen Temmuz, Ağustos ayında oğlumun Kovid’e yakalanmasını istemiştim ve bunu defalarca kendisine ifade etmiştim. Çünkü o dönemde virüsün yaptığı hasar çok az, iyileşme çok hızlıydı. Oğlumu uyarmama rağmen bulaşıcılık hızlandı, ‘Erkekler ağır hastalanıyor’ diye kendisine yaptığım uyarılarımı dikkate almadı. Sonuçta o da yoğun bakıma girmek durumunda kaldı. Oğlumu haftalarca kendim tedavi ettim. Kimse bu hastalığın ciddiyetini kendi başına gelmeden anlayamıyor. Hastalık kadın ve erkekte farklı seyrediyor. Aldığınız viral yük ile bağlantılı hastalığın ciddiyeti de değişiyor. Çok hafif de geçirebilirsiniz, ağır da. Bir yıldır konuşuyoruz; izolasyon ile teması engellemezseniz, hastalığı almakla kalmaz virüsün tahribatının ağırlığı ile akciğerlerinizde kalıcı hasar olur.

Ölümlerin en acısı


Nefes almanın bayram olduğunu Kovid-19’dan sonra anladım. Pandemi soluk almanın, sevdiklerimize dokunmanın önemini gösterdi. Biz yoğun bakımda çalışanlar, daha önce hiç böyle büyük acılar yaşamamıştık. Yoğun bakımda maskeli, 15 litre oksijen ile soluk almakta zorlanan, sevdiklerine dokunamadan bu dünyaya veda edenlerin acısını yaşamanın ne demek olduğunu bizler biliyoruz. Bu ölümlerin en acı verici yanı, kişinin sevdiklerini son bir kez görememesi, ölümün geleceği öngörülmesine rağmen veda etme şansının olamaması ve yoğun bakımlarda makinelere bağlı olarak gerçekleşmesi. Yaşamdaki en önemli ayrıcalık sağlıklı olmak ama ondan da önemlisi; sevdiğin insanın ölürken elini tutmak, son kez vedalaşmak. Artık sadece taburcu olanların elini tutmak istiyorum. Kovid-19 ölümlerin en acısı. Yaşayıp, şahit olduklarımın binde birini yaşasanız aklınızı oynatırdınız.”
 
Üst